devrek67 Admin
Mesaj Sayısı : 128 Kayıt tarihi : 06/04/09
| Konu: Zikir Kalbi Temizler-M. Sâmi Ramazanoğlu Perş. Nis. 16, 2009 12:38 am | |
| Zikir Kalbi Temizler M. Sâmi Ramazanoğlu 2007 - Subat, Sayı: 252, Sayfa: 030 Allah Teâlâ buyuruyor:
"Gündüzün iki tarafında gecenin yakın saatlerinde namazı dosdoğru kıl. Çünkü hasenat, seyyiatı giderir. Bu, hakkı zikredenlere güzel bir öğüttür." (Hûd Sûresi 114)
* * *
Hasenâtın ahseni, tâatların efdali Allah hakkında ilim sahibi olmak ve O'nun tevhidinin yolunu bilmek, ve nefsin hevasına muhalefet etmektir. Kul zikrullah ile günlardan arınır, tezkiye-i nefse ancak zikrullah ile müyesser kılınır. Tasfiye-i kalbin de yegane medarı zikrullaha kesretle devamdır. Zikrullah ile kul, Allah'a ibadete kuvvet kazanır, şeytanın hilelerinden, tuzaklarından kurtulur. Resûlullah -sallallahu aleyih ve sellem'-e:
– Ya Resûlullah, kelime-i tevhid hasenattan mıdır? denildikde:
– O hasenatın ahsenidir, diye buyurmuşlardır.
Âyet-i celîlede, namazın gece ve gündüzün muayyen vakitlerinde, zikrullahın ise her vakit devam etmesi için işaret vardır. Ayrıca bu insanın zaruri ihtiyaclarındandır. Gündüz nasıl epey vaktini maîşet talebine, gecenin fazlaca bir vaktini istirahatine hasrediyorsa, günün ibadet vakitlerini ibâdetlerine hasredip her ânını da zikrullaha vakfetmelidir. Yani, el kârda, gönül yârda olmalıdır. Böyle olursa hasenat, seyyiatı giderir, temizler.
* * *
Bu âyet-i celîlede beş vakit namaza işaret vardır Şöyle ki: “Tarefeyinnehâr” müsenna olmakla iki vakte işarettir. “Zülefen” de zülfe'nin cem'idir. Cem'in ekalli (en az miktarı) üçdür. bu da üç vakte işârettir ki evkat-ı hamseye işâret olmuş olur.
* * *
Ebû Bekir Verrak demiştir ki, senelerdir dört şeyi aradık, dört şeyde bulduk:
1- Allah'ın rızâsını aradık, O'na itaatte ve ibâdetde bulduk.
2- Maîşet genişliği aradık, duhâ (kuşluk) namazında bulduk.
3- Din selâmeti aradık, lisanı muhafazada bulduk.
4- Kabir aydınlığı aradık, gece namazında bulduk.
* * *
"Bir de (bu ibâdetlere devamda) sabret. Zirâ Allah ihsan erbabının ecrini zayi' etmez. (Hûd Sûresi 115)
Hadis-i şerifde: "Allahü Teâlâ birkaç kişinin yahud bir zümrenin ameli dolayısıyle umuma azab etmez. Münker, aralarında açıkca görünür de bunlar onu ortadan kaldırmağa muktedir oldukları halde yapmazlarsa Allah Teâlâ onu yapanlara da, mani' olmayanlara da azab eder," buyurulmuştur. Aralarında sıdk u yakin erbabından emr-i bi'l-ma'ruf, nehy-i ani'l-münker yapan bir kimse, yahud bir cemaat bulunmayan bir topluluk fesad üzerinde ictima' etmişler ve helak olacaklar demektir.
Fukahâ demişlerdir ki, Allah'ın hukuku gayet kolaylıkla hallolunmağa, kulların hukuku ise gayet zorlukla hallolunmağa mebnidir. Her ikisi birden bahis mevzuu oldukda kulların hukukunu daha evvel düşününüz.
Bir belâ geldiğinde, sebebinin aslı araştırılırken bir topluluğun evvelâ birbirlerine muamelerindeki hıyanetlerine ve yekdiğerlerine eza ve zulümlerine bakılır.
Bazı büyükler demişlerdir ki, şirkin cezası umumiyetle âhırete bırakılmakla, mülk şirk ile devameder fakat zulm ile devam etmez.
*
Din ve inançlar hususunda insanlar dört kısımdırlar:
1- Saâdet libâsı içinde bulunup nefsi ve ruhu said olanlar. Bunlar enbiya hazaratı ve ehl-i taattir.
2- Şekâvet libası içinde olup şaki bulunanlar.
3- Saâdet libâsı içinde bulunup nefsi şaki olanlar. Bunlar Bel'am bin Baur, Bersıysa ve İblis gibi olanlardır.
4- Şakâvet libası içinde bulunup nefsi said olanlardır. Bunlar da Bilâi, Suheyb ve Selman gibilerdir ki ilk hallerinde iken küfür diyarlarında kötülerin elinde kalmışlar, sonra nefislerindeki saâdet cevheriyle Allah üzerlerindeki libâs-ı şekaveti, takvâ ve hidâyet libasına tebdil etmiştir.
İhyâ'da denir ki, insanı vuslatdan alıkoyan sülukün olmayışı, sülukdan alıkoyan iradenin olmayışı, iradeden alıkoyan imanın olmayışı, imandan alıkoyan da hidayetin olmayışıdır. (Ruhul Beyan, 2/133)www.altinoluk.com | |
|